Ahi Evran: Ahiliğin Kurucusu ve Anadolu’nun Manevi Önderi

Ahi Evran’ın Hayatı ve Doğumu

Ahi Evran, tam adıyla Şeyh Nasirüddin Mahmud Ahî Evran bin Abbas (1171-1261), Ahiliğin kurucusu ve esnaf teşkilatlarının lideridir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, 1171 yılında İran’ın Hoy kasabasında doğduğuna inanılmaktadır. Hoy kasabası, o dönemde Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun Türkmen yerleşim bölgesiydi. Ahi Evran’ın çocukluk yılları ve eğitim dönemi Azerbaycan’da geçmiştir. Eğitimine burada başlamış, ardından Horasan ve Maveraünnehir bölgelerinde büyük üstatlardan dersler almıştır.

Ahi Evran ve Kadınlar: Bacıyan-ı Rum Teşkilatı

Ahi Evran, 1205 yılında Kermani’nin kızı Fatma Bacı ile evlendi. Ahilikte kadınların yer alması yasak olsa da Fatma Bacı, Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) teşkilatını kurarak kadınları örgütlemiş ve onları toplumsal hayatta etkin kılmıştır. Fatma Bacı, bu teşkilatla kadınlar için önemli bir manevi lider olarak kabul edilmiştir.

Bağdat’a Yolculuk ve Fütüvvet Teşkilatına Katılım

1203 veya 1204’te Bağdat’a gelen Ahi Evran, burada Evhaddü’d-Din Kirmanî ile tanıştı ve onun tavsiyesi üzerine Abbâsî Halifesi Nasır Lidinillah’ın kurduğu Fütüvvet Teşkilâtı’na katıldı. Bu teşkilat, Ahi Evran’a birçok ilim adamıyla tanışma ve onlardan istifade etme fırsatı sundu. Bağdat’taki ilim ve irfan atmosferi, onun çok yönlü bir düşünür olarak yetişmesine katkı sağladı.

Anadolu’ya Göç ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu

Ahi Evran, 1204 yılında Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Anadolu’ya davet edildi. Kayseri’ye yerleşerek, Fütüvvet Teşkilâtı’ndan esinlenerek ilk Ahi Teşkilatını kurdu. Ahi Evran, Kayseri’deki sanayi sitesinde pek çok esnaf ve zanaatkâr ile birlikte çalışarak toplumun manevi ve ekonomik yapısına katkıda bulundu. Kayseri’deki Ahi Teşkilatının gelişmesi, Ahi Evran’ın liderliğini pekiştirdi.

Konya Yılları ve Sultan Alaeddin Keykubad’ın Desteği

1227-1228 yıllarında, Sultan I. Alaeddin Keykubad’ın isteğiyle Konya’ya yerleşen Ahi Evran, burada da sanatını icra etmeye devam etti. Sultan Alaeddin Keykubad, Ahi Evran’ı büyük ölçüde desteklemiş ve ona manevi ve ekonomik alanda geniş bir alan açmıştır. Ancak, Sultan Alaeddin Keykubad’ın ölümünün ardından II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından tertiplenen suikast, Ahi Evran ve diğer Ahilerin cezalandırılmasına yol açtı.

Ahi Evran’ın Hapis Yılları ve Serbest Kalışı

II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in suikastıyla birlikte Ahi Evran hapsedildi. Ancak 1245 yılında II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra serbest bırakıldı. Ahi Evran, Denizli’ye geçerek burada faaliyetlerine devam etti. 1247’de Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi’nin, Şems-i Tebrizi’nin öldürülmesindeki olası rolüyle ilgili iddialar ortaya çıktı. Bu dönemde Ahi Evran ile Mevlana ailesi arasında gerginlikler yaşandı.

Kırşehir Yılları ve Son Dönemi

Ahi Evran, Kırşehir’e yerleşerek hayatının son yıllarını burada geçirdi. Ahi Evran’ın, II. İzzeddin Keykavus’un tarafını tutarak Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki taht mücadelelerine karıştığı da bilinmektedir. Ahi Evran’ın, Mevlana ile olan siyasi ihtilafları, dönemin manevi atmosferinde önemli bir etkiye sahipti. Ahi Evran, 12 Nisan 1261 tarihinde hayatını kaybetti. Bu tarihteki parçalı ay tutulması, Ahi Evran’ın ölümünün de bir işareti olarak kabul edilmiştir.

Ahi Evran’ın Mirası: Ahilik ve Anadolu’daki Etkisi

Ahi Evran’ın kurduğu Ahilik teşkilatı, sadece esnaf ve zanaatkârları değil, aynı zamanda tüm Anadolu halkını ahlaki değerlerle donatmayı hedeflemiştir. Ahi Evran, yaşamı boyunca toplumun manevi ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmuş, bu teşkilatın ilkelerini yayarak Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda da etkili olmuştur. Bugün, Kırşehir’de kurulan Ahi Evran Üniversitesi, bu büyük önderin mirasını yaşatmaya devam etmektedir.

Ahi Evran’ın Hayatının Kronolojik Sıralaması

  • 1171: Ahi Evran, İran’ın Hoy kasabasında doğdu.
  • 1203-1204: Bağdat’a giderek Fütüvvet Teşkilâtı’na katıldı.
  • 1204: Anadolu’ya gelerek Kayseri’ye yerleşti ve Ahi Teşkilatını kurdu.
  • 1227-1228: Konya’ya yerleşti ve Sultan Alaeddin Keykubad’ın desteğiyle çalışmalarını sürdürdü.
  • 1245: II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünün ardından serbest bırakıldı.
  • 1247: Mevlana ailesiyle gerginlikler yaşandı.
  • 1261: 12 Nisan’da, parçalı ay tutulması sırasında vefat etti.